20 Kasım 2014 Perşembe



EN DERİN

Belkide yapılması gereken en son şey vazgeçmekti. Hayallerinden, mutluluğundan, en sevdiklerinden ve belkide kendinden bile... Böyle kolay değildi pes etmek elbette. Zamanın acımasızlığıda olamazdı sahi, bu kadar vurdumduymaz mıydı Tanrı ? İnsanlar ne ara bu kadar yaralı oldu.. Kırılmayan kalp, dilde yara kalmadı mı artık... Zor gerçekten çok zor. Birine inandıktan sonra , yanıldığını fark etmek çok zor. Güven denilen şeyi en son kimde kaybettiysem bi daha bulamadım demekte zor, güvenmeye çalışmakta.  Kimlere emanet edipte çıkıyoruz gönülden nefesim dediğimiz insanları... Kimlerin ellerine, kendi ellerimizle kokularını avuç avuç dolduruyoruz..bir daha o kokuyu duyamayacağımızı bilemeden.. Kimler yıkıyor bizi böyle... Bu şehirle birlikte yıkıldık her gidişte...


10 Kasım 2014 Pazartesi





                                        SAHTE

   Her şey bu kadar sahte görünürken, 'gerçek aşk' ve ya da 'gerçek dost' kavramlarına inanmamı bekleyen insanlar var hala. Anlamıyorum ki sözde herkes okur, kahve içer, müzik dinler ve sinemaya gider oldu. Ne ara bu kadar sosyal bi toplum oldukta farkına varamadık. Gerçi ne kadar inkar edilsede bu toplumun insanları bu hayatı yaşamaya mahkum. En başında nankör , bencil ve yobaz insanlar. Bazen dostum demekten çekinmeli insan, şöyle durup bi düşünmeli bu insan kardeşim kelimesini sırdaşlığımı hak ediyor mu ? Bu insan hayatımda bana yoldaş olabilir mi ? Dünya mı değişiyor insanlar hep böyleydide kimse mi fark edemedi bilemiyorum. Tek bildiğim kendimede öfkeliyim. Aslında herkesten çok kendime bu öfkem. Sahte samimiyetlere inandım, sahte gülücükleri kahkahalarımla yanıtladım, bir damla yaş'a denizler döktüm... Çok verdim benliğimden çok.. Kendime yetemiyorum artık. O denli yitiyorum, boğuluyorum..Kaybettikçe benliğimi eskileri unutuyorum.. İstemeden, canım yana yana.. Kendime gel, toparla kendimi..